Sosyologlarla sözlü tarih çalışması, kendi alanında bir ilk çalışma olarak dikkat çekmektedir. Bu çalışmadan iki muhtemel olumlu etki beklenmektedir. Birincisi, bundan sonra Türkiye’de sosyolojinin hikâyesi bu modele göre yeni kuşaklar üzerinden benzer çalışmalar yapılarak kendi tarihini yazma noktasında bir açılım sağlayabilir. İkincisi, sosyoloji dışındaki alanlarda da benzer çalışmaların, bu alanda emek veren akademisyenlerin ya da diğer aktörlerin katkılarıyla yapılmasını sağlama konusunda bir etki gösterebilir.
Türkiye’de sosyolojinin uzun bir tarihi vardır. Gerek alanda yapılan tartışmalar gerekse akademik bir disiplin olarak kurumlaşma sosyolojinin oldukça eskiye gittiği konusuna dikkat çeker. Osmanlı’nın son döneminden başlatılabilecek bu tarihsel sürekliliğin kendi içinde çeşitlenmeleri ve ayrışmaları vardır. Sosyolojik bilgiye, sosyolojik sınırlılıklara ait verilere sahip olduğu ve bu bilgiler ışığında sosyolojinin sosyolojisi yapılabildiği için dönemsel etkiler; sosyologlar ve sosyoloji yapma tarzları üzerinde etkisini gösterir. Bu anlamda Türk sosyoloji tarihini konu olarak tespit eden ve sosyologlar odaklı birkaç önemli derleme çalışması bulunmaktadır. Bunun yanında Türk sosyolojisinin aktörleri olarak kabul edilebilecek isimler üzerine monografik çalışmaların sayısı da azımsanmayacak sayıdadır. Özellikle Türkiye’de üniversitelerin ve sosyoloji bölümlerinin artışı, Türk Sosyologları ve benzeri derslerin müfredatlarda bulunması ve lisansüstü tez sayısındaki ciddi artış bu alanın da zenginleşmesine katkı sağlamıştır.
Bu kitap, doğrudan sosyoloji eğitimi almış ve sosyolojik bilgi üretmiş aktörler üzerinden Türk sosyolojisinin belli bir dönemine odaklanmıştır. İlkin bu çalışmanın bir kuşak çalışması olduğu belirtilmelidir. 70 yaş üstündeki sosyologlarla kendi hayat hikâyeleri üzerinden Türk sosyolojisinin bir dönemi, genel problemleri ve eğilimleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Türk sosyolojisinin dönemsel bir sosyolojisi, sözlü tarih tekniği ile yirmiden fazla sosyologla görüşüldükten sonra veri olarak ortaya konmuştur. Aileler, ilk sosyal çevreler, okullar, hocalar, yapılan tezler, yaşanan dönem, lisans ve lisansüstü akademik hayat, kültürel çevreler, yurt içinde ve yurt dışında akademik kariyer yapma, teorik ve ampirik yönelimli çalışmalar ve ideolojik yönelimler gibi pek çok belirgin etki, Türkiye’nin tarihsel ve toplumsal gerçekliğinde olduğu kadar sosyologların biyografilerinde de yer etmiştir. Bu çalışma, bu nedenle bir sosyolojik muhayyileye dayanarak sosyologların biyografilerini ve sosyolojiyle ilişkilerini yeniden sosyolojik bir bağlama yerleştirme arzusuyla hazırlanmıştır. Dolayısıyla sadece sözlü olarak aktarılan anılardan ziyade bir dönemin şahitliği yansımıştır. Sözlü tarih çalışmasına katkı veren hocalarımız, şahitlik ettikleri dönemin ürünü oldukları kadar üretenleridir. Bu hakikat, çalışmanın temel kabullerinden biridir. Farklı hikâyeler olsa da pek çok kesişme ve ortak özellikler de dikkat çekmiştir.
Sosyologlarla sözlü tarih çalışması, kendi alanında bir ilk çalışma olarak dikkat çekmektedir. Bu çalışmadan iki muhtemel olumlu etki beklenmektedir. Birincisi, bundan sonra Türkiye’de sosyolojinin hikâyesi bu modele göre yeni kuşaklar üzerinden benzer çalışmalar yapılarak kendi tarihini yazma noktasında bir açılım sağlayabilir. İkincisi, sosyoloji dışındaki alanlarda da benzer çalışmaların, bu alanda emek veren akademisyenlerin ya da diğer aktörlerin katkılarıyla yapılmasını sağlama konusunda bir etki gösterebilir.
Bu kitap, Türkiye’nin sosyal dokusunu anlamak adına önemli bir kaynak olmasının yanında, eski kuşak sosyologların gözünden ülkenin geçmişi, toplumsal dinamikleri ve değişen yapısıyla ilgili kapsamlı bir bakış sunmaktadır.
Sosyolojinin evrimi, kuşaklar arası farklı bakış açıları ve zamanın değişen yüzü üzerine odaklanan bu derleme, okuyuculara Türkiye’nin sosyolojik dönüşümünü anlama fırsatını vermeyi hedeflemektedir. Kitap, alanında uzmanlaşmış ve farklı deneyimlere sahip sosyologların röportajları aracılığıyla onların deneyimlerinden beslenerek okuyucuya derin bir bakış açısı sunuyor.
Bu röportajlar, geçmişin izlerini sürerken aynı zamanda günümüz Türkiye’sinin sosyal yapısını anlama çabasını yansıtıyor. Okuyucular, bu değerli kaynakla Türkiye’nin toplumsal gelişimi hakkında daha derin bir anlayışa sahip olacaklar. Bu kitap, Türkiye’de sosyolojinin gelişiminin bir haritasını çıkarmak isteyen herkes için değerli bir kaynak olma niteliği taşımaktadır. Eski kuşak sosyologların deneyimleri ve analizleri, Türkiye’nin toplumsal dokusunun ve değişiminin anlaşılmasına katkı sağlayacak nitelikte bir derleme sunmaktadır.